Tekerleğin İcadı

tekerlek, tekerleğin icadı, araba, arabanın icadı, mısırlılar, savaş arabaları, Georges Contenau, babilBu makalede: tekerleğin icadını, bu icat neticesinde değişen savaş koşullarını konu alan bilgilere ulaşacaksınız. Tabiatta hiç bir örneğine rastlanmadığı halde, bize son derece doğal gelen ve modern tekniğin ekseni olacak kadar önemli bir icadı, tekerleği de Güneybatı Asya’ya borçluyuz. Elimize, tekerleğin hangi tarihte icat edildiğini gösterecek hiç bir belge geçmemiştir;

ancak bu aracın günümüze en eski çağlardan geldiği de kesindir. Amerikalı arkeolog Speiser, Gawra’da, M.Ö. 3.000–2.500 yıllarının kalıntılarında tekerleğe rastlanmış; İngiliz meslektaşı Woolley de Ur’da, M.Ö. 2.950 yıllarından kalma mezardan bir tekerlek çıkarmıştır. Ne gibi bir ihtiyacın bu icada yol açtığı kesinlikle bilinmemektedir. General Frugier’nin ilginç ve inandırıcı varsayımına göre, Yontma Taş Çağı’ndan başlayarak insan, avladığı hayvanı, kaya parçaları gibi bazı şeyleri taşıma ihtiyacını duymuştur. Bu soruna çare ararken, kesilmiş bir ağacın yuvarlandığını, böylece taşımayı kolaylaştırdığını fark eden insanlar yüklerini iki ağaç kütüğünün üzerine koymayı akıl etmişleridir. İngiliz tarihçisi Maccurdy’ye göre; tekerleğin atası, tomar denilen silindir biçiminde dürülmuş kâğıt ya da deridir. Bu gelişmeyi kazılar da doğrulamaktadır. Yapılan kazılarda Sümer ülkelerinde, M.Ö. 3.000’den kalma kızaklar ve arabalar çıkartılmıştır.

Tekerleğin icadını hemen arabanın izlediği gayet kesin bir olaydır. Bir çift tekerleği dingille birleştirmek ve buna demirsiz bir saban oturtmak işten bile değildir. Gerçekten de, M.Ö. 3.000 yıllarının Sümer kalıntılarında rastlanan arabalar böyledir. Sürücüsü, iki tekerleğin arasına konmuş bir eyere, ata biner gibi otururdu. Bu taslak çabuk gelişerek dört tekerlekli bir araç oldu; fakat henüz ön tekerlekler sabit durumdaydı.

Bu araca ilk önce hangi hayvan koşulmuştu? Fransız arkeologu Georges Contenau’ya göre, yaban eşeği idi. O dönemde, bu bölgede at bilinmiyordu ve henüz sözünü etmediğimiz Türkler atı ehlileştirmişlerdir.

Ortaçağda önemli bir rol oynayacak olan bu ulus, Orta Asya, Doğu Sibirya ve Mançurya’da yaşamaktaydı. Henüz Yontma Taş Çağı’nda yaşayan bu göçebe halkın hayatı, Babil ve Mısır uygarlığının tam karşıtıydı. Ama onların buz gibi ve dümdüz steplerde uzanan ülkeleri, Yakın Doğu’nun güneşli ve serin vahasının da karşıtı değil miydi? Asyalı göçebe halkın hayatı, her çeşit yiyeceğe alışan bu yorulmaz hayvanın, atın sırtında geçiyordu. Onu gem’e alıştıran Türklerin Güneybatı Asya’ya akınları sonucunda, bu bölgede atı tanıdı, ilk uygarlıklar, insanlığın bu en soylu buluşunu, paha biçilmez armağanını onlardan aldılar.

Koşum kayışlarıyla arabaya bağlanan atla birlikte ilk savaş aracı da doğmuş oldu. Antik dünya, arabayı ve atları bu korkunç görünümüyle ilk defa tanıyordu. Sonra M.Ö. 2.000 yılında Mezopotamya’da görülen araba, giderek Sami ırkından Hiksosların akınıyla Mısır’a girince, Firavun’un ordusunda, 1917’de ilk müttefik tanklarının Alman askerleri üzerinde yarattığı paniğe benzer bir korku yaratmıştır. Mısırlılar hayvan gücü olarak henüz öküz ve eşekten yararlanıyorlardı. Ancak tecrübeden çabuk ders almayı bilmişlerdir. İstilâcıları ülkeden atar atmaz bu yeni savaş aracını kullanmaya başladılar. Öyle ki, Mısır tarihinin en parlak dönemi olan Yeni İmparatorluktan kalan belgeler, Firavun’u gelecek kuşaklara savaş arabasının üstünde, bir eliyle dizginleri tutar, ötekiyle de düşmanı yere serer biçimde gösterebilmiştir.

Bunu izleyen on yüzyıl boyunca, araba, savaş alanlarında fetih aracı olarak hizmet etti. Asurlular, M.Ö. 1.000 yıllarında bir sürücünün kullandığı, iki savaşçıyı çeken çift at koşulmuş arabaları sayesinde dünyaya egemen oldular. Asur’un ünlü kralları Surgon ve Assurbanipal birçok şehirleri, güçlü savaş makineleri halini alan arabalarıyla kuşattılar. Bu arabaların, tekerlekleri üzerine oturtulmuş ağır koçbaşlarıyla şehir kapılarına saldırdılar; savaşçılar kalkanlarının arkasına saklanarak kale duvarlarının üstüne yürüdüler. Ancak bu ağır “topçu gücü”nün yanı sıra yeni bir silahlı birlik daha meydana getirmişlerdi: Atlılar. Bir halı parçasının üzerinde oturan bu eyersiz ve üzengisiz Asur atlıları, İskender’in fetihlerine yol açan öncüler oldular.

tekerlek, tekerleğin icadı, araba, arabanın icadı, mısırlılar, savaş arabaları, Georges Contenau, babil

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

7 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Anonim
Anonim
13 Nisan 2010 19:24

tekerleğin icadı insanlığa zararları nelerdir?

Anonim
Anonim
18 Şubat 2009 19:29

tekerlek olmadan insanlar nasıl ulaşım yapıyordular kim bilio

Anonim
Anonim
1 Ocak 2009 12:41

tekerleğin kullanıldığı yerleri yazarsanız memnun olurum

Anonim
Anonim
22 Aralık 2007 15:01

arkadaşlar çok kırıcılaflar etmişler çokayıp olmuş siteniz güzelolmuş

Anonim
Anonim
22 Aralık 2007 14:55

çokgüzel

Anonim
Anonim
30 Kasım 2007 18:35

diğer ileti yazan arkdaşların kini okudum çok kırıcı bir yazı yazmışlar :sad::sad::sad:

Anonim
Anonim
30 Kasım 2007 18:32

bence çok güzel olmuş ama bu bilgiye hangi ansiklobediden unlaşdığınıda yazzanız tam süper olcak :-):-):-):-) iiiii akşamlar

%d blogcu bunu beğendi: