Diyabet

diyabet, diyabet nedir, diyabet ve hamilelik, şeker hastalığı, şeker, diyabetikBu yazıda diyabet konusunda geniş bilgilere ulaşacaksınız. Amerikan Diyabet Birliği kriterlerine göre 45 yaşını geçmiş herkes mutlaka açlık kan şekerine baktırmalı. Herhangi bir sorun yaşamasa bile bunu en az 3 yılda bir tekrar ettirmeli. Ama eğer ailesinde şeker hastalığı, kilo fazlalığı, yağ fazlalığı, damar sertliği gibi risk faktörleri varsa kan şekeri kontrolünü erken yaşlarda her sene yaptırmalı.

Dünyada 140 milyon diyabet hastası bulunduğu ve bu rakamın 2025 yılı itibariyle 300 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu tablonun en önemli göstergelerinden biri insanların üçte birinin hasta olduklarını bilmemeleri. Bilenlerin de yaşamlarını nasıl kaliteli bir hale dönüştürecekleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları. Diyabet kdiyabet, diyabet nedir, diyabet ve hamilelik, şeker hastalığı, şeker, diyabetikorkulacak ve günlük yaşamınızı tümden değiştirmenize neden olacak bir hastalık değil. Diyabet hastası iseniz ya da olsanız da sağlıklı bir yaşam sürdürmeniz mümkün. Doktorunuzla birlikte hazırladığınız diyabet bakım planına uyarak kan şekerinizi kontrol altında tutabilir, gelecekte diyabet ile ilgili ortaya çıkabilecek sorunları ortadan kaldırabilir ve yaşam kalitenizi arttırabilirsiniz.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ’a diyabetle ilgili merak edilen her şeyi sorduk.

Diyabet nedir?

DİYABET VE HAMİLELİK

Diyabetli anne adaylarının hamilelik kararı aldıktan sonra tam bir tıbbi kontrolden geçmeleri gerekir. Bu kontrollerde annenin jinekolojik geçmişi ve kullandığı ilaçların listesi alınmalı. Ayrıca anne adayı diyabetin uzun dönemde ortaya çıkan sorunları açısından taranmalı. Gebelik süresince hedeflenen kan şekeri değerleri açlıkta, yani öğünlerden önce (90 mg/dl, yemekten 2 saat sonra 120 mg/dl)’dir. Kan şekerinin dengeli gitmesi açısından beslenmenin önemi büyüktür.

Alınan kalori miktarı gebelikle artan gereksinimleri karşılamalı, yeterli miktarlarda karbonhidrat, protein, yağ, demir, kalsiyum, folik asit içermeli. Günlük kalori üç ana ve üç ara öğüne bölünmeli. Özellikle gece alınan ara öğün gece kan şekeri düşmesini önler ve bebeğin gece boyu gıda gereksinimini karşılar.

Doğumdan sonra annede görülen değişiklikler

Doğumdan sonra annenin ihtiyaç duyduğu insülin miktarı değişecektir. Doğumdan hemen sonraki 24-48 saat içinde hastanın alması gereken insülin miktarı çok azalır. Bu dönemden sonra ise gebelik sırasında olduğu kadar olmasa bile insülin ihtiyacı tekrar artamaya başlar. Doğumdan sonraki ilk 6-12 hafta içinde birçok annede istenmeyen kan şekeri düzensizlikleri ortaya çıkar, bu sürpriz değildir.

Çünkü kişide hala gebeliğin, doğum ve emzirme gereksiniminin ve psikolojik değişmelerin etkisi devam eder. Bu gibi düzensizliklerle karşılaşıldığında en iyi yöntem doktorla temas kurmaktır, ancak tüm bu düzensizliklerin doğum sonrası normal değişimler olduğunu hatırlatmak hastayı psikolojik gerginliklerden kurtarır.

Bunu bir örnekle açıklamak istiyorum. Örneğin her arabanın gitmesi için benzine ihtiyacı vardır, her kaloriferin yanması için de mazota veya kömüre. Her organizmanın da enerjiye ihtiyacı vardır ve organizma bu enerjiyi glikoz dediğimiz maddelerden alır. Bunlardan aldığımız şeker kana geçer, kanda en uçtaki hücrelere kadar taşınır, hücre içinde şeker yanarak enerjiye dönüşür. Ama herhangi bir şekilde şeker hücrenin içeri giremezse, kanda birikmeye başlar ve bizim şeker hastalığı dediğimiz tablo ortaya çıkar.

Şekerin hücrelerden içeri girememesinin nedeni nedir?

Şekerin hücreden içeri girebilmesi için insulin denilen hormona ihtiyacı vardır. Herhangi bir nedenle insulinin yapım yeri olan pankreas yeteri kadar insulin çıkaramazsa veya çıkarılan insulin dokular tarafından iyi kullanılamazsa o zaman şeker kanda birikmeye başlar. İnsülinin vücutta yapılamaması veya yapılsa bile dokular tarafından iyi kullanılamaması sonucunda şekerin kanda birikmesine biz diyabet (şeker hastalığı) diyoruz.

Diyabetin türleri var. Bunları nasıl ayırıyorsunuz?

Aslında 4 tip diyabet var. Birinci tip diyabet, ikinci tip diyabet, gebelik diyabeti ve diğer özel türler. Diğer türlerin içine kortizonla ortaya çıkan diyabetten tutun da böcek ilacı zehirlenmesi sonucu ortaya çıkan diyabete kadar birçok tür giriyor. En çok bilinenler birinci tür (Tip 1) ve ikinci tür (Tip 2) diyabettir. Tip 1 diyabet daha az görülen bir diyabettir. Herkesin bildiği ve genelde % 80 civarında görülen diyabet Tip 2. Tip1 diyabet pankreas dediğimiz insülini salgılayan organa karşı vücudun tepki göstermesi sonucu ortaya çıkar. Daha çok çocuklarda-gençlerde görülür.

Aniden başlar, ilk başta açlık kan şekeri çok yüksektir. Daha önce hiçbir yakınma yokken kişi aniden kilo vermeye başlar. Kan şekeri çok yüksektir. Yapılması gereken tedavi yalnızca ve yalnızca insulin tedavisidir. Her zaman çocuk ve gençlerde olacak diye bir kural yoktur, ileri yaşlarda da başlayabilir.

Tip 2 diyabete gelirsek o nasıl başlıyor? Belirtileri neler?

TEDAVİDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
– Tansiyon sık sık ölçtürülmeli

– Her yıl tam bir göz muayenesi yaptırılmalı

– Her üç ayda bir idrar tahlili yaptırılmalı

– Böbrek hasarlarının belirlenmesi için kan ve idrar testleri yaptırılmalı

– Kan yağları ölçtürülmeli

– Her altı ayda bir kalp-damar hastalıkları için muayene olunmalı

– Ayaklar ve deri her gün kontrol edilmeli bir sorun varsa, dermatologa başvurmalı

– Gebe veya gebe kalmayı planlayanlar doktora başvurmalı

– Sigara ve alkolden uzak durulmalı

İkinci tür diyabette başlangıçta pankreasta bir sorun olmuyor. Pankreasın çıkarmış olduğu insülini kullanan dokularda şekerin hücre içerisine girmesi için bir engel var. Bu engeli aşabilmek için vücut olması gerekenden daha fazla insulin çıkarmaya başlıyor. Bu fazla miktardaki insulin genelde kişiyi acıktırır, biraz aç kalınca ya da ağır bir yemek veya tatlı yedikten sonra ellerde titremeler, çarpıntılar ortaya çıkabilir.

Bunlar ikinci tür diyabetin erken dönemlerinde görülen belirtiler. Hastalık biraz daha ilerleyince göbek çevresinde yağlanma, kan yağlarının ve tansiyonun yükselmesi, kalp rahatsızlıkları ortaya çıkabilir. Bir sonraki basamak tokluk kan şekerinin yüksekliğidir. En son dönemde de açlık kan şekeri yükselir. Yani ikinci tür diyabet daha yavaş, daha sinsi gelişen bir hastalıktır. Ülkemiz için bir rakam vermek gerekirse diyabetik bireylerin üçte biri bunun farkında değiller.

Şeker hastalığı genetik olarak geçen bir hastalık mı?

Tip 2 diyabet için bunu söyleyebiliriz fakat tip 1 için bunu söylemek biraz zor. Tip 2 diyabetik bir bireyin çocuğunda diyabet gelişme riski çok daha fazla.

Diyabet hastaları hastalıklarının nasıl farkına varabilirler?

Tip 2 diyabet genelde 40 yaşından sonra kilolu ve tansiyonu yüksek, yağ yükseklikleri, kalp ve damar hastalıkları olan kişilerde görülür. Erken dönemde çok farkedilmez ama bu dönemdeki belirtiler açlığa tahammülsüzlük, aç kalınca terleme, titreme gibi tepkilerdir. Ancak belirgin şeker gelişince çok su içme, çok idrara çıkma, ağızda kuruma, halsizlik, bacaklarda kramplar, ayaklarda yanma-uyuşma, vajinal akıntılar ve vajinal kaşıntılar, erkeklerde ortaya çıkan sertleşme sorunları ve cinsel yetersizlikler gibi yakınmalar görülür. diyabet, diyabet nedir, diyabet ve hamilelik, şeker hastalığı, şeker, diyabetik

Diyabetteki en önemli konulardan biri de beslenme. Siz neler öneriyorsunuz?

Beslene açısından bakıldığında diyabetik olmayan bireylerle diyabetik bireyler arasında aslında pek de fazla bir farklılık yok. Ana hatlarını söylemek gerekirse, az az ve sık sık, günde 3 ana öğün ve 3 ara öğün içeren, belli bir oranda karbonhidrat, protein ve yağ içeren bir beslenme programı önerebilirim. Yapmaları gereken şey şekerden uzak durmak olmalı. Gereksiz gıdalardan, meşrubatlardan, cips ve kuruyemiş gibi abur cuburları da ya hiç yememelerini ya da az yemelerini öneriyorum.

Hazır diyabetik ürünleri kullanabilirler mi?

DİYABET VE AYAK SAĞLIĞI
– Günlük ayak bakımında ayaklar her gün kontrol edilmeli

– Ayakların ayna yardımıyla taban ve üst kısmına bakılmalı

– Ayak cildinin renginde değişiklik olup olmadığı kontrol edilmeli

– Ayak cildinin hasarsız ve yumuşak olmasına özen gösterilmeli

– Ayak tabanı yara, çatlak, kabarcık, nasır yönünden kontrol edilmeli

– Nasırlar tedavi edilmeli

– Ayaktaki kan dolaşımını güçlendirmek için kan şekeri düzeyinin normal sınırlarda kalmasına özen gösterilmeli

– Ayaklara sıcak su torbaları, ısıtıcı petler veya diğer ısı kaynakları uygulanmamalı

– Ayak tırnakları mümkün olduğunca düzgün olmalı

– Tırnakların etrafında kızarıklık, şişlik olup olmadığını kontrol edilmeli

– Ayağa uygun, ayağı sıkmayan ayakkabılar seçilmeli

– Çıplak ayakla yürünmemeli. Denizde, kumsalda, hatta evde dahil terlik kullanılmalı

– Her gün temiz, pamuklu, yünlü açık renk çoraplar giyilmeli. Çorapların çok sıkı olmamasına dikkat edilmeli.

Bu ürünlere çok sempati duymuyorum açıkçası. Bunların evde yapılmasını öneriyorum. Örneğin diyabetik helva diyorlar. Tamam içindeki karbonhidratı azaltabilirler fakat yağ oranını azaltıp nasıl helva yapıyorlar bu bir soru işareti.

Egzersizin diyabet tedavisindeki rolü nedir?
Diyabet tedavisinde kullanılan yöntemleri sıralayın deseniz en başa egzersizi, ikinci plana beslenme planını, üçüncü sıraya ilaç tedavisini koyarım. Belki tip 1 diyabeti engelleyemiyoruz ama Tip 2 diyabet engellenebilen bir hastalıktır. Düzenli egzersiz ve beslenme ile yapıyoruz bunu. İlaçlarla tip 2 diyabeti engelleme şansımız yüzde 28-35 civarındayken, beslenme ve egzersizin düzenli yapıldığı kişilerde bu oran yüzde 60’lara çıkıyor. Egzersiz şekerin hücre içerisine girmesini engelleyen mekanizmayı ortadan kaldırıyor çünkü. Sadece diyabetiklerin değil, diyabeti olmayan kişilerin sağlıklı bir yaşam için yapması gerekenler arasında mutlaka egzersiz var.

Ne tip egzersizler yapmalarını önerirsiniz?

Günde 30-45 dakika tempolu yürüyüş yapmak en sağlıklısı ve kolayı. Kişi bunu yaşamının içine yedirmeli. Yine aletli jimnastik yapsın ya da yüzsün isterse ama yürüyüş mutlaka yapmalı. Haftanın beş günü yemekten 2 saat sonra yürüyüş yapmalarını öneriyorum.

Diyabete bağlı olarak gelişen diğer rahatsızlıklar neler?

İlaçlar sayesinde kimse şeker yüksekliğinden dolayı kolay kolay yaşamını yitirmiyor. Herkes şekerin yapmış olduğu hasarlardan dolayı çeşitli sorunlarla karşılaşıyor. Şekerin özellikle damar sistemini bozması sonucu ortaya çıkardığı problemler var. En küçük çaplı damardan tutun da en büyük çapta damara kadar sorun yaratabilir. Hipertansiyon, beyine giden damarların daralması sonucu ortaya çıkan felçler, ayak yaraları ve ağrıları gibi büyük damar hastalıkları ya da böbreğin tutulması ve göz hastalıkları gibi küçük damar hastalıkları gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Eğer tedavi edilmezse görme bozukluklarından cinsel sorunlara kadar birçok probleme neden olabiliyor.

Diyabette ayak bakımının çok önemli olduğu söyleniyor? Bunun nedeni nedir?

Aslında bizim muayenemiz ayakkabıdan başlar. Kişinin ayakkabısına göz atarız. Gerek ayağı besleyen damarların yetersizliği, gerekse ayağın hissini sağlayan sinirlerin yetersizliği şeker hastalığında ilk rastladığımız belirtiler.
Diyabette ayakta bir hissizlik vardır. Bazen hasta kalorifere ayağını çok yaklaştırdığında ayağı yanar farkına varmaz. Mesela bir hastam denize girmiş taşlık bir yerde ve çıktıktan sonra farketmiş ayağının soyulduğunu.Bu nedenle önce ayağa bakarız. Ayaktaki atardamarlara bakarız, ayakta mantar var mı yok mu ona bakarız. Kişilerin ayakkabısının ucu geniş ve derisinin yumuşak olması gerekir. Hergün ayaklarını ılık suyla yıkadıktan sonra ayak parmaklarını tuvalet kağıdı ya da bir peçeteyle temizlemeliler, ayak havlusu kullanmamalılar. Çünkü eğer mantar varsa ayak havlusunu tekrar tekrar kullanıp mantarı bulaştırır. Ayak bileklerini sıkmayan pamuklu ve yünlü çoraplar tercih etmeliler. Tırnak çok derinden kesilmemeli, düz kesilmeli. Ayaklar sürekli kontrol edilmeli.

Diyabetin göz sağlığı üzerindeki etkileri neler?

Her diyabetik mutlaka göz kontrolünü yaptırmalı çünkü hasta kendi anlamaya çalıştığında çok geç olabilir. Şeker ve tansiyon kontrol altına alındığında büyük bir problem çıkmaz.

Sağlıklı bir kişi kan şekeri ölçümünü düzenli olarak yaptırmalı mı?
O konuda bir standart var. Amerikan Diyabet Birliği kriterlerine göre 45 yaşını geçmiş herkes mutlaka açlık kan şekerine herhangi bir sorun yaşamıyorsa ve herhangi bir risk altında değilse bile üç yılda bir baktırmalı. Ama eğer risk faktörü varsa yani kişinin kendisinde veya ailesinde kilo fazlalığı, yağ fazlalığı, damar sertliği, 4 kilonun üstünde çocuk doğurma gibi faktörler mevcutsa daha erken yaşlarda her sene kontrol edilmeli.

Hiperglisemi ve hipoglisemi nedir? Nedenleri nelerdir? Tedavisi nasıl yapılır?

SİGARAYI BIRAKMAK ŞART
Diyabet ayaklardaki ve bacaklardaki kan damarlarının daralmasına ve sertleşmesine neden olduğundan dolaşım bozukluğu ortaya çıkıyor.

Böyle bir durumda sigara kullanımı arterlerin sertleşmesini hızlandırıyor ve dolaşım problemlerinin daha da kötüleşmesine yol açıyor.

Aynı zamanda kan damarlarını büzerek kesik ve çatlakların iyileşmesini yavaşlatarak kandaki besinlerin ve oksijenin emiliminin bozulmasına neden oluyor.


Hiperglisemi kan şekerindeki yüksekliğe deniliyor. Hipoglisemi ise kan şekerinin 50 mg’ın altına düşmesidir. Pankreas yeteri kadar insulin çıkartamıyordur. Hiperglisemide ellerde kuruma, halsizlik, bulanık görme gibi belirtiler görülüyor. Çok fazla idrara gitme ve su içme de görülen belirtilerdendir. İlaçlar dengeli kullanılırsa ve bol su içilirse hiperglisemi bir sorun çıkarmaz. Hipoglisemi ise ikiye ayrılır. İlaca bağlı olanlar ve ilaca bağlı olmayanlar. Pankreası sıkıp içindeki insulini çıkaran bazı şeker düşürücü haplar var.

Şeker düşürücü hapları ve insülini kullanan kişilerde hipoglisemi görülebilir. Eğer o kişi her zaman yaptığından daha az hareket ettiyse ara öğünü ya da ana öğünü ihmal ettiyse o gün hipoglisemi görülebilir bu normal bir şeydir ama herzamanki gibi düzenli yemeğini yedi, ilacını aldı ve hareketlerini yaptı ama yine de hipoglisemi görülüyorsa hemen doktor başvurmalı. Hipoglisemi olduğunda hemen bir bardak meyve suyu ve iki parça bisküvi yenmesi gerekiyor. Eğer şikayetler 15 dakika içinde geçmezse bunu tekrarlamalı. Bu yüzden insülin kullanan ya da şekeri düşmeye meyilli kişiler uyurken başuçlarında bir bardak meyve suyu bulundurmalılar.

Gebelikte diyabet anneyi nasıl etkiliyor?

Gebelerin yüzde 7-8’inde gebelik sırasında ortaya çıkan sonrasında kaybolan diyabet gelişebilir. Buna ‘gebelik diyabeti’ denir. Gebelik sırasında yapılan tarama ve testler sonucu tanı koyabiliyoruz. Gebeliğe kilolu başlayan bir kadında gebelik diyabeti gelişme olasılığı çok artıyor. Bu dönemde kan şekeri çok sıkı dengede tutulmalı, yoksa bebek ve annede tatsız sorunlar gelişebiliyor. Gebelik diyabetinin geliştiği kadınlarda gebelik sonrası 10 yıl içinde kalıcı diyabet gelişme olasılığı yüzde 50.

Diyabet kadın ve erkek cinselliğini nasıl etkiliyor?

Olumsuz etkiliyor. Son yıllara kadar kadınlar konusunda çok fazla araştırma yapılmıyordu. Ülkemizde bu nedenle şikayetçi olan hastalar çok az. Bunu ancak sorduğumuzda söylüyorlar. Sertleşme sorunu olan erkekler değerlendirildiğinde bunların yarısının diyabetik olduğu anlaşılıyor. Fakat bunu söylemeye çok eğilimli değiller. Bu konuda doktorun tavrı hastaya ulaşmak adına çok önemli. Erkeklerde cinsel sorunlara neden olan faktörlerin aynısı kadınlar içinde geçerli. Kadınlarda vajinal kayganlığının yeteri kadar olmaması, orgazm olamama gibi sorunlar görülüyor.

diyabet, diyabet nedir, diyabet ve hamilelik, şeker hastalığı, şeker, diyabetik

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Anonim
Anonim
17 Ağustos 2008 23:12

merhaba annem 40 yaşında şeker hastası yani diabet annem doğum yapabişlir mi?

%d blogcu bunu beğendi: